İstanbul'da sağa sola doğru izlediğimiz çeşitli güzergâhlarla hiç ilgisi olmayan bir yer, Yalova. Ama resmen İstanbul'un içinde. Bu "resmi"lik bizi hiç ilgilendirmeyebilirdi, ardında "fiili" bir şey olmasaydı.
Türkiye'de, daha doğrusu İstanbul'da, memleket gezme âdeti görece yeni başlamıştır. Başladıktan sonra da, gezilebilir yerler yelpazesi, belirli evrelerle genişlemiştir. Cumhuriyet'in kuruluş yılllarında bu yelpaze hayli dardı. İstanbullu için gezip tozmak, eğlenmek üzere gidilecek yer, Bursa ya da Yalova gibi, yakın yerlerdi. Bursa'da Çelik Palas'a, Yalova'da Termal'e gidilir, iki yerde de kaplıcada yıkanırdı. Gezme tozma, ama aynı zamanda "sıhhat"!
Öte yandan, bürokrat gelenekli toplumumuzda, devlet memurlarının ki zaten gezip tozmanın hem maddi imkânı, hem mânevi ve entelektüel ufku, yalnız onlarda vardı il sınırları dışına çıkmak için âmirlerinden, kurumlarından resmen izin almalarını gerektiren bir yasa yapılmıştı. Bu kısıtlamaya karşı bir de ferahlama ile denge sağlamak üzere, Yalova köyü İstanbul iline bağlandı Bursa'yı İstanbul'un bir ilçesi haline getirmekse mümkün olmadı.
O gün bu gündür Yalova'nın bu durumu devam ediyor. Ayrıca İstanbul'un sebzemeyve bahçesi olmak gibi bir özelliği de var, ama ona bakılırsa Türkiye'nin her yerinden ürün akıyor İstanbul'a.
Çınarcık'ta, Armutlu'da sayfiye şehirleri kurulur, Trakya'da yazlıklar Ereğli'ye doğru kesintisiz bir duvar halinde kıyı boyunca koşarken, vapurla birkaç saatte varılan Yalova da bu furyadan payına düşeni aldı.
İstanbul’la Yalova arasında organik bağ kurmakta benim de öznel bir katkım var. Kadıköy'de, çarşı içinde, Fıçı adında mütevazı bir meyhane vardı. Kadirşinas Reşat Ekr em bu kurumu ansiklopedisine almıştır. İöyle anlatır: ". . 1968'de Kâtib Atacan tarafından aynı isimle ve içkili ikinci sınıf lokanta olarak açıldı. Bilhassa Oğuz adında müşteri hal ve hatırı bilir bir barmenin himmetiyle ilk zamanlardan daha çok rağbet gören bir yer oldu. . Kâtib Atacan Hemşinli'dir. . Karpiç'in garsonlarından biri olmuştu. Barmen Oğuz 1969'da ayrılmış, bir pasaj içinde kendi adına bir lokanta açmış, yerine Hemşinli Talib gelmiştir."
Evet, Kâtib Atacan, yanılmıyorsam 1980'lerin başında Fıçı'yı devredip Yalova'da Atacan adında bir lokanta açtı. Bu hâlâ çalışıyor mu, bilmiyorum, ama bana göre bu da bir organik ilişki.
Kâtib, Oğuz, sonradan ikisinde de çalışan Dursun, biz eski Kadıköylüler için güzel isimler. Yalova'ya yola çıktık, ama fazla duramadan Kadıköy'e döndük. Son bir anıyla bitireyim bu bölümü. Fıçı'da veya Oğuz'da biz otururken, gecede birkaç sefer kapı açılır, bir adam içeri hızla dalardı. Sağ eli kalkık, ayakta duranlar arasından telâşlı telâşlı bara yaklaşırdı. Barmen de zaten onu görmüş ve bir tek sek doldurmuş olurdu. Adam tezgâha varınca uzatılan kadehi kapıp iki yudumda diker, aynı azim ve kararlılıkla çıkar giderdi.
Kadıköy Çarşısı'nda küçük imalâtla uğraşan ve geceleri de çalışan bir adamdı bu. Bir iki saatte bir rakısı geliyor, çıkıp çevrede bildiği birkaç yeri bu şekilde turluyor, dönüp işine devam ediyordu. Hesabı da ertesi gün, gündüz öderdi.
Gelince garsonlar "Ekspres geldi," der, gereğini yaparlardı.
20 Mayıs 2017 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bakırköy İlçemizi Tanıyalım
İstanbul’un eski semtlerinden biri olan Bakırköy, Avrupa yakasında, Marmara Denizi’nin kuzeydoğu sahilindedir. kuzeyindeki E-5 Karayolu sını...
-
1926 yılından önceki adı Ayastefanos’du. 1970'lerde İstanbul nüfusunun hızla artmasından önce Yeşilköy bir köy ve sahil dinlenme yeriy...
-
Sultanahmet Meydanı İstanbul'un en önemli meydanlarından biridir. Bizans devrinde Hipodrom olarak bilinirdi. “Hipodrom” At binenlerin,...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder